Korona Salgını




                     Korona ile mücadele nasıl olmalı

İlk olarak 1960’lı yıllarda görülmeye başlayan korona virüsün, Çin’in Hubei eyaleti Wuhan şehrinde ortaya çıktı. Akciğer hastalığına neden olabilen ve tedavi edilmediğinde ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu gibi hastalıklara yol açmaktadır. Üsküdar Üniversitesi ve NP Beyin Hastanesi ortaklığıyla Enfeksiyon Hastalıkları uzmanları ve toplumun psikolojik testen geçtiği günümüzde çok daha önem arz eden Psikiyatrist Uzmanları toplumu bilgilendirmek için mesaj yayımladılar.



Dr.Öğr. Üyesi Songül ÖZER 


“İnsanlara bir metreden fazla yaklaşmayın!”

Özer, aynı iş yerinde ya da aynı odada nezle grip üst solunum rahatsızlığı gösteren bir arkadaşınız varsa 1 metreden fazla yaklaşmamak gerektiğini ifade etti. Eğer o kişiyle çalışmak zorundaysanız mutlaka maske takılmalıdır. Odada bulunan “Kapıkulu, telefon, bilgisayar klavyesi” gibi ortak kullanılan eşyalardan da virüs bulaşabilir. Bu yüzden en önemli şey 20-30 saniye el yıkamaktır diye konuştu.


Korona virüsü için riskli bir grup var

Korona virüs için riskli bir grup var; 2 yaşın altında ve 65 yaşın üstündeki insanlar. Organ nakli yapılmış kişiler. Her hangi bir nedenle bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanmış olanlar. Evimizde bu tür insanlar varsa ne yapmalıyız? Yaşlılar veya çocuklarımız varsa. Bu tür hastalık belirtili insanlarla aynı ortamlarda bulunmak zorundaysak normal maske takmaya özen göstermeliyiz” uyarısında bulundu.


İnsanları seçme gibi bir şansımız yok!”

Toplu taşıma araçlarında birlikte yan yana olacağımız insanları seçme gibi bir şansımız yok elbette… Peki ne yapacağız? Hapşıran ya da öksüren birisi yakınımızda olursa ya da kendini kötü hissettiğini düşünen biri olursa yakınımızda, mümkünse eğer bir metreden fazla yaklaşmamaya özen gösterelim. Eğer ki bizim böyle bir rahatsızlığımız varsa bu tür belirtilerimiz varsa ilk önce kendimizi korayacağız maske takarak” dedi.


 
Prof.Dr. Haydar SU


“Topluma karşı sorumluluklarımız vardır”

Korona virüsünden korunma yollarını anlatan Sur ” kendini iyi hissetmeyen solunum enfeksiyonu sorunu olduğunu düşünen insanların topluma karşı sorumlulukları vardır. maske takmak, topluma karşı hapşırmamak dirseğimizin iç kısmına hapşırmak bu uygulamalar virüsün yayılmasını azaltır” Dedi. Ve şöyle devam etti; Korona virüsünün yayılmasıyla herkes dezenfektanlara hücum etti, bu çok yanlış bir davranış. Kendimizi temiz tutmak için dezenfektanlara ihtiyacımız yoktur. Bir litre kaynatılmış suya iki kapak çamaşır suyu döküp karıştırıp bez veya peçeteyle kirli kalan yerleri temizleyebilirsiniz ayrıca bu virüs çok canlı kalabilen bir virüs değildir. Diye konuştu.


“Elin florasını bozmayınız!”

“El yıkama, su ve sabunla ellerimizi sık sık yıkamanın çok yararı vardır. El dezenfektanlarıyla sürekli ellerinizi maruz bırakırsanız daha sonra kapanmayan el yaraları çıkar. Bu sefer bunlarla mücadele edemezsiniz elin florasını bozmayınız! Yapacağımız şey; sabunu iyice köpürttükten sonra parmak aralarımıza, tırnak diplerimize, gerekirse küçük bir tırnak fırçasından destek alabilir eski bir diş fırçası da olabilir. Tırnak diplerini ve özellikle ellerin parmak aralarını ve dirseğimizin iç kısmına kadar iyice temizleyerek okşamalı ve 20 saniye kadarda temiz suyun atında tutup sabunla birlikte mikrobun tamamen akmasını sağlamalıyız” diyerek sözlerini noktaladı.

 
 Prof.Dr. Nevzat TARHAN


“Yeni bir hastalık: Koranofobi”

Korona virüsle yeni bir kavramın hayatımıza girdiğini belirten psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Korona virüsle beraber hayatımıza koronafobi diye adlandırabileceğimiz yeni bir hastalık ortaya çıktı. Bu fobiler kişide kaçınma davranışlarını ortaya çıkarıyor ve hayatını önemli ölçüde etkiliyor” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kontrollü kaygının önemine işaret ederek stresin mutlaka kontrol altına alınması gerektiğini söyledi.



Dersten önce beş dakika sağlık eğitimi

Korona virüs salgını ile ilgili olarak Üsküdar Üniversitesi olarak bir karar aldıklarını belirten Prof.Dr. Nevzat Tarhan, “Öğretim görevlileri dersten önce beş dakika Sağlık Bakanlığı’nın sitesine girip oradaki konuyu öğrencilerle birlikte okuyup tartışacaklar. Çünkü bilgi korkuyu azaltır, belirsizlik korkuyu arttırır. Halkın yönetime olan güveni zayıflarsa, yönetim açık ve şeffaf davranmazsa belirsizlik oluşur. Belirsizlik oluşunca da bir gemide kaptanın ne yaptığını bilmeyen kimse korkuya kapılır. Kaptan güven veriyorsa rahatlıkla yolculuğa devam eder” diye konuştu.


Prof.dr. Nevzat Tarhan’ dan önemli uyarılar!

Korona virüs salgınını ülke olarak nasıl kazanıma dönüştürmemiz gerektiğinin de düşünülmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu tür olaylara karşı kriz yönetimi yaparak kendimizi nasıl geliştiririz onu düşünmeliyiz. Fakat bu günlük rutini bozmadan yapılmalı. Kişisel olarak alacağımız önlemler var. Günlük hayatta kişinin ağzının kurumaması gerek. En önemlisi kişi el temasından kaçınmalı. Bunun yanı sıra dirsek selamı ya da bizim kültürümüzde olan gönül selamını yapmalıyız. Karşımızdaki kişiye bir metreden daha fazla yaklaşmamalıyız. Herkesin virüs bulaştırma riski var diye düşünerek ortamlarda bulunmak yerine bir metreden fazla yaklaşmamak, büyük toplantılarda uzun süre kalmamak gibi davranışlar önlem olarak yeterlidir” uyarısında bulundu.


Kaçınma davranışı bireyi kısıtlıyor

Korona virüs gibi kontrol edilemeyen durumlarda stres halinde kişide kaçınma davranışlarının ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kaçınma davranışları, kişinin davranışlarını da kısıtlıyor. Bu fobiler Korona virüs gibi öldürücü olmuyor ama ciddi bir yeti yitimi yapıyor kişide. Kişi ailesiyle olan işlerinden, sosyal temaslarından, toplantılardan ve kalabalığın içine girmekten kaçınmaya başlıyor.  Hatta bu tarz fobisi olan kişiler banyoya bile gidemiyor. Evinde eline çorap geçirmiş bir şekilde dolaşıyor, mikrop korkusundan kapı kollarına bile dokunamıyor. Normal şartlarda asgari hijyen kuralları vardır. Kişi böyle durumlarda asgari hijyen kurallarını birkaç kademe daha yükseltilebilir. Daha önce rahatlıkla parmağıyla asansöre, kapı koluna dokunan kişiler böyle kriz durumlarında dokunmamaya, çöp konteynerlerinin yanından geçmemeye daha çok özen gösterirler” diye konuştu.

Emirhan DURSUN.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

RADYO RÖPORTAJI